SEO'da kuantum izleri!

Anda kalmak ya da akışta olmak

DKare

11/6/20254 min read

Anlık anahtar kelime raporları stratejinizi neden yarı yolda bırakır ve geleceği nasıl öngörebilirsiniz?

SEO endüstrisi, "anlık" veri fetişizminin pençesinde mi?

Herkes o kutsal kâseyi arıyor: Yüksek arama hacmine ve düşük rekabete sahip o mükemmel anahtar kelime.

Aylık arama hacimleri, zorluk puanları ve tıklama başına maliyetler... Bunlar, dijital pazarlama araçlarımızın bize sunduğu veriler.

Peki, bu verilerle bir strateji kurduğumuzda ne yapmış oluyoruz?

Hareket halindeki, sürekli değişen, dinamik bir kalabalığın tek bir anlık fotoğrafını çekmiş oluyoruz.

Ve tüm stratejimizi, o donmuş karedeki insanların pozisyonuna göre belirliyoruz. Oysa asıl değerli olan, kalabalığın nereden gelip nereye gittiğini gösteren video akışı.

İletişim stratejilerinin temeline "anlık fotoğrafı" koymak, kaçınılmaz olarak tepkisel (reaktif) sonuç doğuruyor. Popüler olanı yakalamaya çalışırken, aslında çoktan zirveye ulaşmış bir trendin peşinden koşmak... Fakat zirvede ise rekabet her zaman yoğun ve yer kapmak maliyetli.

Gerçek strateji, geleceği tahmin etmekte. Bunun için fotoğraf karesi yeterli değil; gerekli olan, geçmişten bugüne uzanan bir "video akış" analizi.

"Anlık fotoğraf" tuzağı ve kuantum belirsizliği

"Anlık fotoğraf" yaklaşımı, yani mevcut anahtar kelime raporlarına dayalı SEO, tehlikeli bir konfor alanıyla çevrilidir.

Bu durum, kuantum mekaniğindeki belirsizlik ilkesine benzetebilir: Bir parçacığın "konumu" ve "momentumu" (yani hızı ve yönü) aynı anda, mutlak bir kesinlikle bilinemez.

Statik SEO raporları da tam olarak böyledir:

  • Bu raporlar bir anahtar kelimenin o anki "konumunu" (yani aylık 100.000 arama hacmi) mükemmel bir netlikle gösterirler.

  • Ancak, o "konumu" ölçmek için anı dondurulduğunda, o kelimenin "momentumunu" (yani hızını, trendinin yönünü, popülerleşip popülerleşmediğini) tamamen kaybederiz.

"Fotografik" stratejide konum net olsa da hareketle ilgili hiçbir bilgi yer almıyor. Sadece "o an" popüler olana bakarak, aslında ölmekte olan bir trende mi yatırım yaptığımızı, yoksa gerçekten bir yükselişin mi içinde olduğumuzu bilemiyoruz.

Geleceğe yönelik trend belirleyici hamleler yapmak için "konumdan" daha fazlasına, "momentuma" ihtiyacımız var.

Bu tuzağa düştüğünüzde, tüm çabanızı zaten doymuş bir pazarda, en güçlü rakiplerinize karşı sıralama almaya harcarsınız. Bu, yokuş yukarı koşmaktır.

"Video akışı" felsefesi ve trend belirleyici rol

"Video akışı" felsefesi ise SEO'yu teknik bir optimizasyon işi olmaktan çıkarıyor ve onu sosyoloji, psikoloji ve pazar araştırmasının bir parçası haline getiriyor.

Bu yaklaşım, geçmiş analizleri ve bugünün verilerini birleştirerek geleceğe yönelik içgörüler oluşturmaya odaklanır.

Amaç, sadece yükselen bir trendi yakalamak (trend-catching) değil, o trendin bir sonraki mantıksal adımını öngörerek trend belirleyici (trendsetter) olmaktır.

Küçük bir örnek: Elektrikli scooter’lar

Fotografik Yaklaşım:

"En iyi elektrikli scooter" (Aylık 20.000 arama). Rakiplerle dolu bu alanda içerik üretir.

Video Akışı Yaklaşımı:

Google Trends'e ve diğer araçlara bakar ve "elektrikli scooter regülasyonları" diye yükselen bir arama fark eder. Bu yeni konu için içerik üretir. Bu, statik yaklaşımdan iyidir, ancak hâlâ "olan bitene" tepki vermektir.

Öngörüsel Video Yaklaşımı (Trend Belirleyici)

Stratejist burada durmaz. "Video akışını" (geçmiş veriler) ve "regülasyon" trendini (bugünün verisi) birleştirir ve şu soruyu sorar:

"Pazarın bir sonraki adımı ne olacak? Regülasyonlar hayata geçtikten sonra insanların bir sonraki kaçınılmaz sorunu ne olacak?"

Bu analiz, ona şu gibi içgörüleri sunar:

· "İkinci el elektrikli scooter devir işlemleri"

· "Elektrikli scooter trafik sigortası zorunlu mu?"

· "Apartman ve sitelerde scooter şarj yönetmeliği"

Bu anahtar kelimelerin bugünkü arama hacmi kaçtır? Sıfır.

Hiçbir SEO aracı size bu kelimeleri "altın fırsat" olarak raporlamaz. Ama pazarın gidişatına bakıldığında, bu soruların sorulması kaçınılmazdır.

Stratejinizi "fotoğraftan" "videoya" nasıl taşırsınız?

Bu yaklaşımı pratiğe dökmek, araçlara bakış açınızı değiştirmekle başlar.

  1. Google Trends'i ana pusulanız yapın:

Herhangi bir konuya yatırım yapmadan önce, o konunun son 5 yıllık Google Trends grafiğine bakın. Mevsimselliği, yükselişi veya düşüşü görün. "İlgili sorgular" bölümündeki "Artanlar" sekmesi, size "video akışının" ipuçlarını verir.

  1. Sosyal medyayı ve forumları dinleyin (geleceğin sinyalleri):

İnsanların "henüz Google'da aramadığı" ama "konuşmaya başladığı" sorunlar nerede? Reddit, Twitter, Şikayetvar veya ilgili Facebook grupları, arama hacmine dönüşmemiş taze içgörülerin madenidir. Sorunlar önce fısıltıyla başlar, sonra Google'da bir trende dönüşür.

  1. "Kullanıcılar Şunu da Sordu" bölümünü analiz edin:

Google'daki bu kutucuklar, bir "anlık fotoğraf" değil, bir "düşünce akışıdır". Kullanıcının A sorgusundan sonra aklına gelen B ve C sorularını gösterir. Bu akışı takip ederek konuyu derinlemesine işleyin.

Süreç mi yoksa an mı?

SEO, arama motorlarını "hacklemek" değildir. SEO, insan davranışını ve toplumsal değişimi "anlamaktır."

Anahtar kelime raporları (fotoğraf), stratejinizi uygularken size yardımcı olacak taktiksel araçlardır. Ancak stratejinin kendisi olamazlar.

Stratejiniz, o dinamik kalabalığın (tüketicilerin) nereye gittiğini öngören "video akışı" analizinden gelmelidir.

Artık şu soruyu sormaya hazırsınız!

Mevcut SEO stratejimiz, geçmişin popüler kelimeleri için mi savaşıyor, yoksa geleceğin kaçınılmaz sorularına mı hazırlanıyor?