Dijital reklam pastası büyüyor. Peki ya dilimler!?

Göz kamaştırıcı bir hızla büyüyen dijital reklam yatırımlarının gerçek kazananı kim?

9/23/20252 min read

Dijital reklamcılıkla ilgili platformlarda gündeme gelen tartışmaların vazgeçilmez giriş cümlesi: “Dijital reklam pazarı her geçen gün hızla büyüyor ve bu trend devam edecek.” Yanlış mı? Değil. Zaten rakamlar da bunu doğruluyor; Türkiye'de medya yatırımlarının yaklaşık %71'ini dijital reklamlar oluşturuyor. Göz kamaştırıcı bir büyüklük!

Peki, bu “göz kamaştırıcı” büyüklük sektörün mutfağında yer alan ajanslar için de mutlak bir büyüme anlamına mı geliyor?

Pasta kimin için büyüyor?

Gelin, meseleye bir de madalyonun diğer tarafından bakalım!

Evet, pasta büyüyor. Ancak bu pastadan pay almak isteyen oyuncu sayısı, pastanın büyüme hızından daha hızlı artıyor olabilir mi? Dijitale giriş bariyerlerinin düşüklüğü, her gün yeni bir ajansın sektöre katılmasına neden oluyor. Bu durum, kaçınılmaz olarak bir rekabeti ve hizmet bedelleri üzerinde aşağı yönlü bir baskıyı beraberinde getiriyor.

Elimizdeki veriler ve sektör raporları da bu düşünceyi destekler nitelikte:

  • Artan Rekabet ve Sıkışan Bütçeler:

    Rekabet Kurumu'nun raporları, dijital reklamcılık pazarındaki aracı firma sayısının fazlalığına dikkat çekiyor. Bu yoğun rekabet, birim başına düşen proje bütçelerinin küçülmesine ve kar marjlarının erimesine yol açabiliyor.

  • Asıl Kazananlar Kim?

    Büyüyen dijital reklam harcamalarının en büyük kısmının, aslında ekosistemin kendisini yöneten Google ve Meta gibi teknoloji devlerine aktığını unutmamak gerek. Ajanslar, bu devasa pastanın dağıtımını organize ederken, artıklarla yetinmek zorunda kalıyor.

  • Gelenekselin "Eski" Karlılığı:

    Diğer yanda ise, pazar payı azalsa da geleneksel reklamcılık hala daha konsolide bir yapıda. Daha az sayıda büyük oyuncu, genellikle daha büyük bütçeli ve daha yüksek kar marjlı işleri yönetmeye devam ediyor. Bu alanda nitelikli insan kaynağına olan ihtiyaç ve projelerin prestij değeri, karlılığı koruyan bir kalkan görevi görüyor olabilir.

Bu bir karamsarlık tablosu değil, aksine sektörün geleceğine dair sağlıklı bir tartışma başlatma daveti. Dijital reklamcılığın büyüklüğü ve potansiyeli tartışılmaz. Ancak sektör profesyonellerinin, bu büyümenin ajansların finansal sağlığı ve sürdürülebilirliğine nasıl yansıdığını objektif bir şekilde değerlendirmesi gerek.

Peki, çözüm ne? Elbette tek bir formül ile işin içinden çıkmak pek mümkün değil. Önemli olan bu ve benzeri konular üzerinde kafa yormak, içi boşalmış klişelerin kolaycılığından sıyrılıp anlam yaratabilmek.